Niyazi Erhan Patır ( Emekli Jandarma Tuğgeneral)

Niyazi Erhan Patır ( Emekli Jandarma Tuğgeneral)

Mavi Berem
[email protected]

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN YENİ SALDIRI TAKTİĞİ

31 Mart 2021 - 11:33

    Son dönemlerde  terör örgütlerince gerçekleştirilen eylemler içinde drone / maket uçak vb. hava araçları ile yapılan  saldırılar sıkça duyulur olmaya başladı.  En son 06 Temmuz 2021'de, Irak Erbil Havaalanı'nda ABD askerlerinin bulunduğu Harir Askeri Üssü'ne '' İHA ile yapılan füzeli saldırı.'' haberleri dünya medyasına yansımıştı. Aynı yere 14 Nisan 2021'de de drone ile saldırı yapılmıştı. Can kaybı açıklanmazken, çıkan yangın ve hasar durumu görüntülere aksettirildi. İran destekli bazı örgütlerin bu eylemleri gerçekleştirdiği bilgisine de yer verildi  (Drone: Türk Dil Kurumu'nca Türkçe karşılığı ''Uçangöz'' olarak belirlenen küçük insansız hava aracıdır. Genellikle keşif, gözetleme, reklam gibi farklı alanlarda kullanılabilir.                  Perveneli ve sabit kanatlı olarak iki çeşidi vardır.)
             PKK Terör Örgütü'nün de son 4 yılda bir çok kez bu tür eylemlere yöneldiğini görmekteyiz. Örgütün bu malzemelere nasıl sahip olduğu, kullanma kabiliyetine nasıl ulaştığını merak ediyor muyuz?  Uçaklar ve TIR'lar dolusu askeri malzeme gönderen ABD başta olmak üzere İsrail, Fransa gibi ülke yöneticilerinin  ve o ülkelerin istihbarat örgütlerinin desteğini bilmeyen yok. Şaşırıyor muyuz? Elbette hayır!  (Son dönemde teslim olan örgüt mensupları, ABD ve Fransa başta olmak üzere Suriye’deki koalisyon güçlerinin bazı kamplarda drone/model uçak yapımı ve kullanımı eğitimi verdiğini anlattı.) Çünkü, Türkiye’nin terörle mücadelesi hemen hemen herkesin üzerinde hemfikir olacağı gibi çok iyi bir noktaya geldi. Özellikle yerli ve milli İHA / SİHA’ların devreye girmesi, savunma sanayimizin diğer meyvelerinin kullanılıyor olması, terörle mücadele siyasi kararlılık gösterilerek  MİT, TSK, Jandarma ve Polis'in uyum içinde çalışmasının sağlanması gibi çok farklı gelişmeler bir araya gelince, mücadele başka bir noktaya evrildi. Ülke içerisinde terörist sayısı giderek azaldı. Örgüte yeni katılımlar da  yok denecek düzeye indi.  İşte tam da böyle bir ortamda PKK’nın birtakım ‘farklı’ denemelerini görmeye başladık. Tutunacak dalı kalmayan örgüt, paramotor, drone ve model uçaklarla  kritik noktaları hedef alarak saldırı yapmaya ve eylem gücü bulunduğunu ispat etmeye çalıştı ve  kendine yeni bir çıkış yolu aradı. Üyelerine ve sempatizanlarına, destekçilerine ''Ben hala güçlüyüm!'' mesajı vermeliydi. İstediği sonuçları aldı mı? Şimdilik hayır. Gelin bu eylemlerini ve sonuçlarını bir hatırlayalım:
            2018'de haber ajansları pek de alışık olmadığımız türden bir saldırı türü ile ilgili haberler servis etmeye başlamıştı. Önce  Ağustos 2018'de Irak kuzeyindeki sınır hattı ve ilerisindeki  askeri üslerimize model uçaklarla (sabit kanatlı drone) saldırı haberlerini duyduk. Nöbetçi personelin dikkati ile hedef havada tespit edilmiş ve  uzun namlulu otomatik silahlarla ateş edilerek düşürülmüşlerdi. Aynı saldırıyı yurtiçinde ilk kez 10 Kasım 2018 günü Şırnak'ta denediler. Verilen bilgilere göre o gün Atatürk'ü anma töreni sırasında Şırnak Valiliği ile Şırnak  Sınır Tümen Komutanlığı'na, PKK terör örgütüne ait uçan cisimlerle saldırı yapılmıştı. O saldırıda uzaktan kumandalı model uçaklar kullanılmış, uçaklardan ikisi yine vurularak boş araziye düşürülmüş, diğerinin ise sinyal kesiciler vasıtasıyla patlamayacak şekilde yere inmesi sağlanmıştı. ( O gün Şırnak genelinde 8 adet drone düşmüş / düşürülmüştü.)

            Devletimizin bu tür saldırılara karşı yaklaşımı da bu olaylardan sonra değişecekti. Aslında bu tür saldırılara yönelik emareler ve istihbarat bilgileri vardı. Örneğin, 12 Kasım 2017'de Ağrı'nın Doğu Beyazıt ilçesinde bomba atar mühimmatı yüklenmiş bir drone, aramalar sırasında  ele geçirilmişti. Özellikle frekanslara girerek model uçak / drone saldırılarını engelleme fikri bu dönemde ortaya çıktı ve çalışmalar başladı. Ancak Şırnak'ta yapılan saldırı girişiminin ardından daha detaylı  çalışmalar yapılacaktı.(Bu yöntemi ilk kullanan  IŞID-DEAŞ idi ve YPG-PYD-PKK’yı da vurmuşlardı.)

            İHA ve SİHA'larımız sayesinde kafalarını mağaralardan, inlerden çıkartamayacak hale gelen örgütün bu şekildeki saldırılarını uzmanlar, ‘asimetrik bir cevap verme isteği’ olarak nitelendirdi. Akla gelen sorular; ''Silahlı saldırı gücü gittikçe azalan  örgüt böyle bir kabiliyeti kazanma yoluna nasıl girdi?  Bu tür saldırılar için bizim hazırlık durumumuz nedir?'' olacaktı.  Yabancı ülke istihbarat örgütlerinin devreye girdiği zaten anlatıyordu. Demek ki, söz konusu istihbarat örgütleri hem malzeme temininde hem de teröristlerin eğitiminde büyük rol oynuyorlardı.
İlk olayın ardından; 01 Ocak 2019'da,  Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerindeki jandarma birliklerine, PKK'lı teröristlerce C-4 tipi patlayıcının yerleştirildiği 3 model uçakla saldırı girişiminde bulunuldu. Uçaklar etkisiz hale getirildi.
Daha sonra 20 Ağustos 2020'de, Kuzey Irak'ta bulunan bir  askeri üssümüze 2 adet model uçakla yaptıkları saldırı girişimi de başarısız oldu.
            Suriye - Afrin'de sağlanmış olan istikrarı bozma gayretindeki PKK/YPG Terör Örgütü mensupları, 07 Nisan 2021'de, drone'lu kamikaze saldırıları yoğun bir şekilde kullanmaya başladı.
11 Mayıs 2021'de Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonları sürerken Kuzey Irak'ın Metina bölgesinde de PKK'nın dronları düşürüldü ve eylem yapmalarına fırsat verilmedi.

            19 Mayıs 2021’de, Irak-Suriye sınırından çok uzak bir bölgede ilk kez bir drone saldırısına şahit olacaktık. Diyarbakır Ana Jet Üssü'ne, üzerinde C4 patlayıcı taşıyan 2 drone ile saldırı girişimi,  iki gün sonra ise Batman'da SİHA üssü olarak da bilinen İnsansız Uçak Sistemleri Üs Komutanlığına 2 drone ile saldırı girişimi yapıldı. Bu dronlar iki ile yakın bir noktadan uçurulmuştu. Aynı gün Şırnak'taki 23. Piyade Tümen Komutanlığına da bir  drone saldırısı yapıldığı duyuldu. Helikopter pistini hedef alan bu saldırıda 3 metre kanat açıklığı olan bir model uçak kullanılmıştı. Bu model uçağın Suriye’de YPG-PKK kontrolündeki bölgelerden havalanmış olabileceği değerlendirildi. Çünkü bu model uçakların menzili 30 - 40 km arasındaydı.
            Son olarak 21 Haziran 2021 günü, TSK tarafından Kuzey Irak'ta yürütülen Pençe Yıldırım Harekatı'nda,  Hakurk bölgesinde, bölücü terör örgütü PKK tarafından bombalı drone ile saldırı gerçekleştirildi. Drone ile havadan atılan bombayı fark eden P. Uzm. Cvş. Y. Yayla, diğer silah arkadaşları zarar görmesin diye büyük bir kahramanlık örneği gösterip patlayıcıyı etkisiz hale getirmeye çalışırken  bacağından yaralandı. Diğer silah arkadaşları ise zarar görmedi.
            Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları sonrası huzura kavuşan bölgedeki istikrarı bozma gayretindeki PKK/YPG, 07 Nisan 2021'de Afrin'de de 'dron'lu kamikaze saldırıları yoğun bir şekilde kullanmaya başladı. Bu saldırılarda kullanılan ve sabit kanatlı drone denilen model uçakların fiyatı, uçuş menziline göre 200 ila 2000 dolar arasında değişebiliyor. Bu droneların üzerine 4 havan mermisi yüklenebiliyor. Gövde kısmında da patlayıcı madde  taşıyabilecek boş bir alan bulunuyor. Model uçakların gece görünmesini engelleyen ve çoklu frekans sistemi yüklenebilen beyin kartları ile bazı parçalarını ise, Türkiye’ye SİHA parçası ambargosu koyan Kanada menşeyli olduğu iddia ediliyor.

            Terör örgütünün 2020 yılında düzenlediği bir diğer havadan saldırı ise paramotor saldırılarıydı.
            Hatay'ın İskenderun ilçesinde  saldırı hazırlığında oldukları belirlenen ve terör örgütü PKK üyesi olan teröristler, yapılan operasyonla etkisiz hale getirildi. Hatay Valisi Rahmi Doğan; "İstihbarat birimlerimizin yapmış olduğu çalışma neticesinde 4 kişilik bir PKK'lı grubun 2 parti halinde 28 Eylül 2020 ve 10 Ekim 2020 tarihinde olmak üzere paramotor diye tabir edilen uçan aletle, Tel Rıfat veya Münbiç'ten kalkarak Amanoslar'a indiğini tespit ettik" dedi.
Paramotor;  Sırtta taşınan bir motor, büyük pervane ve yamaç paraşütü ile uçabilen hafif hava aracı olan paramotor, ismini paraşüt ve motor kelimelerinin birleştirilmesinden alıyor. İlk defa 1980'li yılların başında İngiltere ve Fransa’da kullanıldı. 5 km.  irtifaya kadar çıkabilir. 45 dakika havada uçabilir.  50 kilometre menzile ulaşabilir. Yükseldiklerinde sesleri de fazla duyulmuyor.


AMANOSLARDA ELE GEÇİRİLEN PARAMOTORLAR
İtalyan yapımı bu paramotorların ABD'liler tarafından satın alınarak PKK'ya verildiği ifade edilmiştir. PKK, 17 Temmuz 2020'de Irak-Haftanin'de de operasyonda bulunan askerlerimize paramotorla yine saldırı girişiminde bulunmuş, bu girişim güvenlik güçlerimiz tarafından engellenmişti. Paramotoru kullanan militan, 500 metre irtifada vurularak düşürülmüştü. 2019' da Hakurk Kampında yapılan aramalarda askerlerimizin paramotora ait malzemeler ele geçirmiş olması da bu konuda çok önemli bir emare olmuştu. (Paramotorların saldırı amaçlı kullanılması Türkiye'de yeni görülüyorsa da dünyada ilk değil. Güney Lübnan'da üstlenen kimi Filistinli gruplar, 1990'ların başında İsrail'in kuzeyine birkaç kere bu yolla  sızma girişiminde bulunmuştu.) Ayrıca örgütün son dönemlerde "Hava Savunma Birlikleri" adını verdiği bir yapılanma içerisine girdiği,  saldırılarında patlayıcı yüklediği dronları ve paramotorları kullanmaya çalışacağı istihbarat birimlerince belirlenmişti.
            Hatay sınırına duvar örülmesi ve  Amanoslarda bulunan PKK'lı grubun imha edilmesinden sonra,   bölgeye paramotorla sızmak ve  yok edilen o grubu yeniden canlandırmak istiyorlardı. Gelen grubun amacı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Hatay, Adana bölgesinde büyük bir eylem yapmak ve bölgede hala güçlü olduklarını göstermekti. Ancak kahraman Jandarma'mızı hesaba katmadıkları  çabuk belli oldu.
                PKK  Terör Örgütü,  içinde bulunduğu çaresizlik ve acziyet nedeniyle drone saldırılarını yaygınlaştırmayı ve bunu şehirlere de yaymayı planlamaktadır. İHA ve SİHA'larımızın etkinliğinin artmasının ardından arazide rahat hareket edemediği için riski daha az bu tür eylemlere yönelmektedir ve akıl hocaları da bunu teşvik etmektedirler.  Şu ana kadar çoğunlukla sınır hattında ve yakınındaki bölgelerde düzenlediği drone saldırılarını, ülke içine yaymaya çalışmaları muhtemeldir.  Hatta bu vasıtaları orman yangınları çıkartmak için bile kullanabilirler. (Türkiye karşıtlığıyla bilinen Amerikalı neocon yazar Michael Rubin de PKK'nın drone saldırılarına ağırlık vereceğini öne sürdü.)  Terör örgütleri genel olarak bu tip vasıtalarla saldırıları; etkisi yüksek, maliyeti az ve pratik oluşu nedeniyle yönelmektedirler. Bu tarzdaki eylemler için bir kişi bile yeterlidir. Yani bu eylemlerde çok sayıda terörist unsuru kullanmadan az emek, az gayret, az risk, az maliyet ile bir neticeye ulaşma arayışı vardır. Diğer tarafıyla örgüt bu tip eylemlerle, kendi tabanı üzerinde de ''güçlüyüz, ayaktayız'' mesajı vererek moral/motivasyon sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca bu tip eylemler,  terör örgütünün karadan bir saldırı ile etkili olamayacağı üs, tesis, havaalanı vb. yerlere en rahat şekilde ulaşmayı başaracağı eylemler olacaktır.  Böyle eylemlerdeki başarı, örgüt üzerinde güvenlik güçlerinin yarattığı etkiyi ve baskıyı gölgelemek adına da kullanılabilecektir. Son İstihbarat raporlarında ''yüksek teknolojiye sahip'' drone arayışı içinde oldukları ifade edilmektedir.
            Bu saldırıları önlemek mümkün mü? Şu ana kadar istedikleri başarıyı sağlayamadıklarına göre demek ki mümkün! “Türkiye'de İHA-Drone saldırılarına karşı ilk önce İHASAVAR türü sırtta taşınabilen ya da sabit üslerde kullanılabilen sistemler kullanıyordu. Bu da model uçak ile onu yöneten operatör arasındaki iletişime müdahale ediyordu. Böylece hedef ya ele geçiriliyor ya da düşürülüyordu. Sonrasında GPS engelleme yöntemini kullandık ama yurt dışından destek alan terör örgütü de sürekli yöntemlerini değiştirdi. 2018 yılı 10 Kasım  törenleri esnasında yaptıkları saldırılar ile Türkiye’nin bu konudaki savunma taktiğini kendince tespit etmeye çalışan PKK terör örgütü, aradan geçen zaman içinde otonom sistemlere geçmiş ve uydu kontrollü model uçak/drone ile saldırmayı denemişti. Bizim frekans bozucu sistemlerimizi etkisiz kılmak için bu son saldırılarda, örgüt frekans atlamalı ve çok kanallı  drone/model uçaklar kullanmıştı. Yani siz o hedefin frekansını belirliyor ve müdahale etmeye hazırlanıyorsunuz ama karşı taraf otomatik olarak başka bir frekansa geçiyordu. Kısmen elektronik harbe dayalı bir drone ile saldırdılar. Ayrıca örgüt ilk defa Diyarbakır ve Batman gibi Irak/Suriye sınırından daha uzak noktalarda drone ve model uçaklarla saldırı girişiminde bulunuyordu. Ama yine bizi hazırlıksız yakalayamadılar ve  başarısız oldular. Çünkü geliştirilen Yeni Sistem İHASAVAR'larımız gerçekten çok güçlüydü.
            Teknolojik yeniliklerin getirdiği her türlü riskleri de takip eden savunma sanayimiz ise imkanlarını her geçen gün daha ileriye taşımaktadır. Örneğin, Roketsan’ın bu sene envantere girecek ALKA isimli yeni bir mobil sistem üzerinde çalıştığını  biliyoruz. Söz konusu sistemde radar hedefi belirliyor, bir kamera ile hedefi takip ediyor, sonrasında hedef işlevsel olarak engelleniyor, eğer bu yeterli olmazsa 2.5kW’lık bir lazer silahı ile hedef yakılıp imha ediliyor. Başka bir çalışma ise ASELSAN tarafında yürütülüyor. Şirket, Drone/model uçak saldırılarına karşı uzaktan komutalı silah sistemleri üzerinde  çalışılıyor. Ayrıca bazı yerli firmalar tamamen milli imkanlarla drone ile drone vurma gibi daha maliyet etkin yöntemler üzerinde testler yapıyorlar. Yapay zekaya sahip İHA ile bu konuyu çok ileriye taşıdığımızı da dış basından öğrendik. BM'nin yayımladığı bir raporuna göre, patlayıcı yüklü Türk yapımı İHA (Kargu-2), Libya’da Hafter güçlerine, komut almadan yapay zekasıyla tespit ederek saldırı düzenledi. Bunun İHA'ların kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği ilk saldırı olabileceği ifade ediliyor.(31 Mayıs 2021) Aynı konuda yabancı basında şu haberlere yer verildi.
- AXIOS, "Katil robotların çağı çoktan başlamış olabilir"
- New Scientist dergisi, "Drone'lar ilk kez insanlara tamamen otonom olarak saldırmış olabilir"
- New York Post ise "Katil drone, kendisine söylenmeden bir insan hedefini avladı."
            Döner kanatlı İHA  Kargu, Türkiye'de geliştirilen, asimetrik harp veya anti-terör alanlarında kullanılmak üzere tek er tarafından taşınabilen, otonom veya uzaktan kumanda ile çalışabilen bir insansız hava aracı. Kargu, gerçek zamanlı özgün görüntü işleme ve derin öğrenme algoritmalarıyla sabit veya hareketli hedeflere karşı etkin olarak kullanılabiliyor. Kargu-2 ile bir binanın ya da mağaranın içine girilip tespit yapılabiliyor, tehdit unsurları etkisiz hale getirilebiliyor.

            KARGU; Menzili:  5-10 km,   Görev Süresi : 30 dakika,   Harp Başlığı  :1,3 kg
            Yine İHASAVAR anlamında sahip olduğumuz önemli bir silah sistemi ile ilgili bilgileri de basından takip ettik. Bu habere göre; Libya’da Hafter güçlerine destek olması için Birleşik Arap Emirlikleri tarafından kullanılan Çin yapımı WingLoong 2 tipi SİHA, ASELSAN yapımı 50 kW güç üreten lazer silahı tarafından vurulup düşürüldü. Bu haberi 12 Ağustos 2019 tarihinde, global bir savunma haberleri sitesi olan Army Recognition verdi. Bu gelişmeyi “Dünya savaş tarihinde bir ilk” diye duyurdular. 2019 yılında İHA ihracatını yüzde 1430 artırarak  alanında dünya birincisi olan Çın, bu habere hiç sevinmedi. Çünkü bir SİHA'ları  lazer silahı ile ilk kez düşürülüyordu! (Halen Rusya, 2018’de envanterine aldığı Peresvet Lazer Savunma Sistemi’nde, ABD ise 2014 yılından bu yana çeşitli lazer silahı programları üzerinde çalışıyor.)
            Türkiye’nin lazer silahı alanında yürüttüğü üç ayrı projesi var. Birincisi; Işın Projesi, TÜBİTAK BİLGEM tarafından yürütülüyor. Kara araçları ve gemilere monte edilebilen Armol envantere girmiş durumda. İkincisi; ASELSAN’ın ürettiği LSS, insansız hava ve deniz araçlarına karşı kullanılabiliyor. Üçüncüsü;. ROKETSAN’ın ürettiği ALKA  ve o da sürü İHA’lara karşı etkili bir sistem.
            Görüldüğü gibi yakın gelecekte artık savaş ve çatışmaların, terör saldırılarının merkezinde insansız hava araçlarının olacağı kesinleşmiştir. Bizim şu anda İHA/SİHA konusunda çok iyi durumda olduğumuz konusunda hiç bir tereddüt de yoktur. (Tüm dünyada tanınan ünlü ABD’li siyaset bilimci Francis Fukuyama, Türkiye’nin son yıllarda ürettiği silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) ‘dünyayı değiştirdiğine’ dair bir yazı kaleme aldı. Türkiye’nin kendi ürettiği SİHA’lar ile, Rusya, Çin ve ABD’den daha etkin bir şekilde sonuçlara yön verebilen bir bölgesel güç haline geldiğini yazdı ve  “Bana öyle geliyor ki Türkiye’nin SİHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir” değerlendirmesini yaptı.) Bu tür araçlar kullanılarak yapılacak saldırılara karşı koymak için de gayretlerimizi artırmış durumdayız. Öncelikle gelen düşman platformunu tespit etmemiz lazım. En doğru tespit yöntemi radarla yapılıyor. Çünkü görsel tespitler meteorolojik olaylardan dolayı her zaman mümkün olmuyor, üstelik de mesafe kısıtlı bir yöntem. İkinci adım tespit ve takip edilen uçar unsurun elektro optik bir sisteme aktarılması. Tespit ettiniz, izlediniz ve şimdi imha etmeniz gerekiyor. İmha iki türlü oluyor. Biri işlevsel imha. Frekansı bozup, uçağı ele geçiriyorsunuz. Böylece uçar unsuru istediğiniz yere indirmeniz ya da düşürmeniz mümkün oluyor. Bir diğer yöntem de fiziksel imha. Belirlediğiniz hedefi silah ya da füze gibi araçlarla vurmanız gerekiyor. Bugüne kadar Türkiye bu saldırıları her iki yöntemle de iyi bir şekilde durdurdu. Özellikle ayrıntılı teknik çalışmalar sonucu, düşürülen maket uçaklardaki tehdit frekansları tespit edildi. (Örneğin, Diyarbakır'da düşürülen maket uçaklarda Elektronik Harp korumalı GPS sisteminin bulunduğu ve bunun Kanada kaynaklı olduğu yazıldı) Başta ASELSAN olmak üzere Türk savunma sanayi şirketlerinin kartlarda tespit edilen çoklu frekansları tespit etmeleri sonucu, bu frekansları devre dışı bırakabilecek cihazlar üretildi ve geliştiriliyor. Emeği ve gayreti geçenlere milletçe müteşekkiriz.
             Su uyur, düşman uyumaz. Çabalarımızın artırılarak devamı ile çok iyi sonuçlar alacağımıza canı gönülden inanıyorum. Terör örgütlerinin İHA ile saldırıları askeri birlikler veya onlarca korunan karakol, üs bölgesi, havaalanı vb. yerlere yapıldığı müddetçe başarı şansları olmayacaktır. Çünkü karşılarında çok iyi donanım ve eğitime sahip Mehmetçik bulunmaktadır. Ancak, maddi ve manevi yıkımlara, can kayıplarına neden olacak sivil hedeflere saldırmaları en büyük endişe kaynağımdır. Hiç bir ahlaki, insani değer taşımayan PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri kendilerini önemli bir güç olarak gösterebilmek için her türlü alçaklığı yapabilirler.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum