Niyazi Erhan Patır ( Emekli Jandarma Tuğgeneral)

Niyazi Erhan Patır ( Emekli Jandarma Tuğgeneral)

Mavi Berem
[email protected]

İZMİR'İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇTI!

09 Eylül 2021 - 09:00


            Mareşal Gazi Mustafa Kemal, 17 Ağustos 1922 gecesi gizlice otomobille Şereflikoçhisar’a oradan Konya’ya ve oradan Akşehir’e geçecekti. Ankara'da trene binmesi halinde durum fark edilebilirdi. İki yaverini de Ankara’da bıraktı. Onlar Ankara’da göz önünde bulunuyorlar ve O'nun Ankara’da olduğu imajını sürdürüyorlardı. Ayrıca gazetelerde Çankaya’da 21 Ağustos gecesi yapılacak bir şölen / çay partisi düzenleneceği yazılıyordu. Taarruz günü ile ilgili istihbarat toplamaya çalışanlara karşı büyük bir İstihbarata Karşı Koyma Savaşı veriliyordu. Ankara’dan ayrılmadan bir gece önce ‘Taarruz haberini alınca hesap ediniz, 15inci günü İzmir’deyiz.’ demişti. Ordu 14üncü gün İzmir’e girdi. Arkadaşlarına ‘1 gün ile yanıldım.’ dedi. ‘Ama kusur bende değil, düşmanda.’
15 Mayıs 1919’da işgale uğrayan İzmir, 09 Eylül 1922’de (3 yıl 4 ay sonra) kurtarılmıştı.             Savaş gemilerinin toplarının gölgesinde Yunanlıları İzmir’e çıkartan İngilizler, şimdi onları geri götürmek için hazırlanıyordu.

            09 Eylül 1922’de, Türk Ordusu İzmir’e girdi. 4. Süvari Alayından Yzb. Şerafettin 10.30’da Hükümet Konağına aynı sıralarda Yzb. Zeki’de Kadifekale’ye Türk Bayrağı’nı çektiler.      11.30’da, Atatürk Belkahve’den İzmir'i seyrediyordu. Sadece emperyalizmi, onun paralı askeri durumuna düşmüş Yunan Ordusu’nu, içimizdeki hain işbirlikçileri yenmekle kalmadık!  Kurtuluşumuzu, hür ve bağımsız olarak yaşama irademizi kendi çabamızla kazanacağımıza inanmayan manda veya himayeci devlet (ABD, İngiltere vb.) arayışında olanları da, Kurtuluş Savaşı’nı veren başta M. Kemal olmak üzere tüm vatansever kadro için idam kararı çıkarttırmış ve bunu İngiliz uçakları ile tüm Anadolu’ya atılmasını sağlamış Padişah, İstanbul Hükümeti ve basınını da yenmiştik.
Evet başarmıştık. ‘Kağnı kamyonu yenemez.’ diyenler yanılmıştı. Bu zafer bütün mazlum milletleri etkileyecekti. Asya, Afrika, Ortadoğu’da başta Müslüman topluluklar olmak üzere sömürge altında olan her yerde büyük bir coşku vardı. Türkler emperyalizmi yenmişti. Bu bir ilkti. Tarihte büyük bir dönemeç aşılıyordu. Bütün sömürge milletlerde bağımsızlık ve özgürlük ümidi tekrar yeşerecekti. İngilizlerin ise neredeyse 100 yıldır yaptığı hazırlıklar sonucu elde ettikleri Sevr Antlaşması ve diğer bütün planları çökmüştü. İngilizler Çanakkale’den sonra ikinci  kez M. Kemal’e yeniliyordu.
            Yunanlılar kaçarken yolları üzerinde ne kadar köy, kasaba, şehir varsa yakarak gitmişlerdi. Mesela, Manisa şehir merkezindeki 18.000 binadan sadece 500 tanesi ayakta kalabilmiş, Alaşehir'in tamamı yanmış, yıkılmıştı. Turgutlu'nun yüzde 90'ı, Salihli'nin yüzde 65'i yanmıştı. Camilere insanları doldurup diri diri yaktıkları oldu. Mesela Aydın'ın Karatepe Köyü'nde 385 kişiye bu zulmü reva gördüler. Bağları, zeytinlikleri ateşe verip hayvanları bile öldürdüler. Hepsinden acısı ise binlerce kızımıza, bacılarımıza tecavüz ettiler.  
           
   Durumu gören dönemin bir yabancı gazetecisi şöyle demekteydi:                       -Becerebilseler, Türklere yar olmasın diye kara toprağı dahi yakacaklardı.
             İngiliz temsilcisi Lord Davids’de  ‘'Yunanlılar savaşta kötü, cinayette 1. sınıflar.’' diyecekti.             Anadolu'ya ayak bastıkları günden denize döküldükleri güne kadar tespit edilebilen sayılara göre Prof. Justin Mc Carthy ''640.000 Türk sivil vatandaş öldürüldü.'' demektedir. Sadece 15 Mayıs 1919'da İzmir'de 400 Türk öldürülmüş ve ilerleyen zaman içinde 4000'den fazla Türk idam edilmişti. (Bu yaşanan acıları yüreğinizde bir hissetmeye çalışın ve  ''KEŞKE YUNAN GALİP GELSEYDİ!'' diyen alçağı ve onu işbirlikçilerini, eteklerini yalayanları bir kez  daha değerlendirin.)

   Yunan İzmir’den kaçarken yanında işbirlikçi hainlerden Manisa, Afyon, Kütahya Mutasarrıfları (Vali); İzmir, Uşak Belediye Başkanları gibi yüzlercesini de yanında götürdü. Bugün onların torunları makbul insanlar olarak dönmüş ve aramızda yazar, gazeteci, siyasetçi olarak el üstünde tutuluyorlar, iyi mi?
             İstanbul Hükümetini, Padişahı, Damat Ferit’i ve saray eşrafını büyük bir üzüntü sarmıştı. 'Avrupa ile başa çıkmayı yüzyıllardan beri Asya’nın hangi kavmi başardı ki biz başarabilelim’' diyen Ali Kemal gibi, '‘İngilizlere meydan okuyoruz. Bu en büyük küfürdür.’' diyen Eşref Hoca gibi, idam fetvası imzalayan Şeyhülislam Durrizade Abdullah gibilerin elbette neşesi kaçacaktı. Bunlar hala ‘Yunanlılar yenildi, İngilizler yenilmedi ki.’ diye düşünüyor ve umutlarını korumaya çalışıyorlardı.  Onlar kendi koltuklarını korumak için İngilizler ile yeni ortaklık çabaları için arayışlara başlamışken, Türk ordusu ilerlemeye devam edecekti. Şimdi sırada Boğazların  ve Trakya’nın ele geçirilmesi vardı.
            Dünyada ülkesini savaşlarda zafere kavuşturmuş birçok komutan vardır. Milletini daha ileri bir toplum yapabilmek için çalışmış birçok önder de vardır. Ama yokluk, yoksulluk içinde her ikisini de başarmış bir tek kişi vardır ve o ATATÜRK’tür. O bizlere yüce Allah’ın bir lütfüdür ve değerini bilmeyen Türklere kan tahlili yaptırmasını öneririm. Kuyruk acısı olanların zaten tahlile ihtiyacı olmayacaktır.
           
                                   İzmir'in dağlarında çiçekler açar,
                                   Altın güneş orda sırmalar saçar,
                                   Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar,
                                   Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa,
                                   Adın yazılacak mücevher taşa.

                                   İzmir'in dağlarında oturdum kaldım,
                                   Şehit olanları deftere yazdım,
                                   Öksüz yavruları bağrıma bastım,
                                   Kader böyle imiş ey garip ana,
                                   Canım feda olsun güzel vatana.

                                   Türk oğluyum ben ölmek isterim,
                                   Toprak, diken olsa yatağım, yerim,
                                   Allah'ından utansın dönenler geri,
                                   Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa,
                                   Adın yazılacak mücevher taşa.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum