RIFAT EMEKÇİ

RIFAT EMEKÇİ

GÖZLEM
[email protected]

BASINA VE KAMUOYUNA ENGELLİLER HAFTASI

08 Mayıs 2021 - 12:13

10-16 Mayıs tarihlerini kapsayan hafta B.M. üyesi 156 ülkede “Engelliler Haftası” olarak değerlendiriliyor. Bu zaman diliminde siyaset, şovlarla, törenlerle, parlak imajlarla, cilalı söylemlerle, şenliklerle ve şölenlerle illizyon yaratmaya çalışıyor. Bu manüplasyonların kapsayamadığı engelliler de karşı koymaya ve yaşanan sorunları gündeme taşımaya çaba gösteriyor.Özgürlükçü Demokratik Engelli Forumu da bu perspektiften hareketle; mücadeleyi tüm zamanlara yaygınlaştırma hedefini önemsemekle birlikte oluşturulan bu suni atmosferde mücadeleye nefes olma derdindedir.
Türkiye’de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılan araştırma verilerine göre nüfusun %6.9’unu engelliler oluşturmaktadır. Bu oranlamada Sağlık Kurulu Raporlarına yönelik sihirbazlıkların rolü tartışılmaz bir gerçekliktir. Oysa engellilik; %70 düzeyinde önlenebilir nedenlerin bir sonucudur.o halde önleme iradesi taşıyan, insan odaklı politikalarla da bu sayıyı azaltmak mümkün. Sağlıklı bir engelli veri tabanının bulunmaması ve engelli nüfusun idari kayıtlar üzerinden tespit edilmesi ile uluslararası istatistikler birlikte değerlendirildiğinde bu oranın asgari %10 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu varsayımdan hareketle; 10 milyona yakın engelli nüfusun yaşadığından söz edilebilir.
Böylesine kalabalık bir topluluk, akıl almaz çelişki ve sorunların kıskacındabir var oluş sancısı yaşıyor. İlkel çağlardan modern zamanlara içinde olduğu toplumun bilinçaltına kazınmış kirlenmenin her türlü sonuçlarına katlanıyor. Bu yüzdendir ki bir aile zihinsel engelli kızını demir kafese kapayarak bilerek ya da bilmeyerek bir cinayet işliyor. Gelgelelim vakayı herkes, tartışmak, sorgulamak ve sonuçlar çıkarmak yerine, olağanbir durum olarak karşılayabiliyor. Bir rektör Prof. Engelli çocuklar üzerinden nefret ve ayrımcılık suçu işliyor. Ne hukuk,ne akademi, ne de bürokrasi harekete geçiyor.Bir tek engelliler tepki veriyor. Bakanlığın Engelli Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüise, engellilerin beklentilerinin aksine, hedef saptırarak konuyu YÖK yerine RTÜK’e yönlendiriyor. Her geçen gün engelli çocuk ve kadınlara taciz, tecavüz ve istismar saldırısı gerçekleşiyor. Yaşanması gereken doğal hallermiş gibi karşılanıyor. Raporlarına ve itiraflarına rağmen, şüphelileri cesaretlendiren bir esneklikle geçiştiriliyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün, çünkü meselenin neresine dokunulsa irin fışkırıyor. Ne yazık ki, bunlar buzdağının görünen yüzünü oluşturuyor.Her ne kadar rasyonel olmasa da istatistik veriler daha derinleri işaret ediyor.
toplumun genelinde %5.78 seviyesinde olan okuryazar olmama düzeyinin engelliler arasında %41.6’ya çıktığı görülüyor. Engelli erkeklerden %32.1’i kadınların ise %54.9’u okuma yazma bilmiyor. Okula giden engelli bireyler ise ilköğretim sonrasında çoğunlukla eğitim sisteminin dışında kalırken, buna ilişkin en önemli gerekçe eğitim materyallerinin, kişinin engeline göre tasarlanmamış olması ve bireyin bulunduğu öğrenci grubunda kaynaştırmasında yetersiz kalınması olarak temelleniyor.
okuma yazma bilenlerinin ise iş gücüne katılma oranı %2leri geçememektedir’ ancak ilkokul mezunu Engellilerin %70kadarınınsa, işgücüne dahil olmadığı görülüyor. Engellilerin 60432’si kamuda çalışıyor. Özel sektörde çalışanların sayısı ekonomik kriz ve pandemi öncesinde 126670 cıvarındaydı,bu sayı 102523’e geriledi. Zihinsel engellilere yönelik korumalı iş yerleri kapsamında çalışan engellilerin sayısı bilinmiyor.Görüldüğü üzere en fazla 150 bin engelli çalışma yaşamında ve aktif ve üretken olarak günlük yaşama, kent yaşamına ve toplumsal yaşama katılıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamalarına göre; Engelli yakını aylığı alanların sayısı 96 bin (608 TL) engelli maaşı alanların sayısı 617 bin (%40 ile 69 oranında engelli olanlara 657TL,%70 ve üzeriengellilere 1.024 TL) ve evde bakım yardımı alanların sayısı 536 bin (1.657 TL)dır. Ayrıca sayıları 104'e ulaşan resmi yatılı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde 8 bin 240 engelliye hizmet sunuluyor, 292 özel engelli bakım merkezinde de 28 bini aşkın engelli kalıyor.
İlgili bakanlığın standartlara uygun bularak erişebilirlik belgesi düzenlediği bina sayısı ise sadece 1581dir. Meslek kursu, aile rehberliği ve danışmanlık hizmetiyle sosyal ve kültürel hizmetlerden faydalanamayan engellilerin oranı ise yüzde 90lara ulaşmaktadır.
Sayılar ve istatistikler gösteriyor ki engelliler için çalışmak bir istisna, muhtaçlık rejimine tabi tutulmak ise bir kural halinde seyrediyor. Dolayısıyla; lütuf, sadaka ve dilencileştirme politikalarıyla, açlık, yoksulluk ve sefalet içinde yaşamak öğrenilmiş bir çaresizlik gibi hükmünü sürdürüyor.Engelliler gerek ekonomik gerekse fiziki engeller dolayısıyla ilan edilmemiş bir sokağa çıkma yasağı,yargısız bir evde müebbet hapsi yaşıyor.
Nitekim engelliler olağan zamanlardadahi temel hak ve özgürlüklerden yararlanamazken, yaşamsal önemdeki hizmetlere ulaşmakta zorlanırken, pandemi; eşitsizlikleri daha da derinleştirdi, ayrımcılığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkardı.
Şöyle ki: muhatapları tarafından “boş yatak yok” gerekçesiyle geri gönderilen kronik hastalar ölüme terkedildi.
Ölümle sonuçlanmayan vakaların görme kaybı, felç gibi bedende kalıcı hasarlar bıraktığı, işlev kaybına yol açtığıbulgulara rastlandı. Fakat Sağlık Bakanlığı bu konuda bir açıklama yapmadı. Yerleşik engelli algısı pandemi yönetimini de belirlediğinden, Engelliler pek çok ihtiyacını karşılamada zorlandı. Örneğin bağımsız ve özgür bir biçimde sağlıklı olarak alış veriş yapamadı, Devlet Demir Yolları ve belediyeler tarafından ulaşım hakları kısıtlandığı için bir yerden bir yere gidip gelirken toplu ulaşımdan yararlanamadılar. Kapanma dönemlerinde hatta bayramlarda bile bütün çalışanlar izin yaparken Sağlık Bakanlığı tarafından göreve çağrılan engelli ve kronik hasta durumundaki çalışanların göreve çağrıldığı yönünde bilgiler mevcut. Bu apaçık bir mobingtir. Kamuda çalışan kronik hastalar ve zaman zaman da engelliler idari izinli sayılırken, kamuda (başta taşeron olmak üzere) ve özel sektörde çalışan
kronik hasta ve engelli işçiler için yeterli önlem alınmadı. Bu da açıkça engelliler arasında bir eşitsizlik ve ayrımcılık demektir.
Resmi veya özel kurum ve kuruluşlarda işlemleri olanlar hizmetlere erişememektedir. Bilgi sistemleri üzerinden sağlanan hizmetler hem yetersizdir hem de herkesin ulaşımı söz konusu değildir Engelliler uzaktan eğitim anlamında da fazlasıyla zorluk yaşadı.
EBA sisteminde kullanılan dil işitme engelliler bakımından anlaşılamazdır, işaret dili ile tercüme bulunmamaktadır
EBA sisteminde görme engelliler bakımından eğitimler erişilebilir değildir
İnternete erişimi olanlar ile olmayanlar arasında eğitim kalitesinde önemli farklar oluşmaya başlamıştır
Özel eğitim hizmetleri tamamıyla durmuştur ve bir alternatif de geliştirilmemiştir
Halka, Covid-19 kapsamında yapılan bilgilendirmeler her engel grubu bakımından erişilebilir değildir. Örneğin işitme engelliler ve öğrenme güçlüğü çekenler bakımından hazırlanmış bilgi notları bulunmamaktadır. Bir de Bu süreçte Sosyal Güvenlik Kurumu’nun SUT ile pek çok ilacı, tıbbi malzemeyi ve medikal materyali geri ödeme kapsamı dışına atması kronik hasta ve engellilerin yaşamlarını oldukça zorlaştırmıştır.
Rutin alınması gereken tedaviler aksamaktadır. Bu başka hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır
Her ne kadar raporlu ilaçlar için hastaneye veya doktora gitmeden ilaçların alınması sağlanmışsa da yeşil reçeteli ilaçlar bu kapsamın dışında kalmıştır,
Sadece hastanelerde alınması gereken rutin sağlık hizmetlerinin alınamaz hale geldiği görülmektedir
Rehabilitasyon hizmetleri alınamamaktadır
Çeşitli nedenlerle yenilenmesi ve alınması gereken sağlık kurulu raporların alınamamasıyla; emekli aylığının kesilmesi, engelli aylıklarının kesilmesi veya bağlanamaması söz konusudur.
Bu tablo, yönetmeliklerle kevgire çevrilmiş “Engelliler yasası” ve Anayasa’da içeriği boşaltılmış “Sosyal Hukuk Devleti” nitelendirmesine rağmen bir gerçekliği yansıtıyor. Ancak olduğu gibi kabullenmek, sineye çekmek, benimsemek ve kanıksamak yerine; çelişkilerin ayıklanması, sorunların çözüm yoluna sokulması
için ihtiyaçların dayattığı talepleri yüksek sesle haykırmak tarihsel bir görev, kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Evde müebbet hapis yaşamamak ve sokakta özgürce dolaşabilmek için rant değil insani kaygılarla planlanmış kent ve yaşam alanlarında var olmak istiyoruz.
Durup dururken hak kaybına uğramamak için, Sağlık Kurulu Raporları’nın Dünya Sağlık Örgütü ICF standartlarına uyarlanmasını istiyoruz.
Muayene ilaç ve medikal malzeme giderlerinin devletçe karşılanması ve Sağlıklı yaşam hakkının önündeki engellerin kaldırılması için Sağlık Uygulamaları Teblii’nin (SUT) geri çekilmesini istiyoruz.
Doğru tanılama ve yönlendirme adına, fizik tedavi raporlarının RAM larca değil fizik tedavi uzmanınca düzenlenmesini istiyoruz.
Her türlü şiddet iş ve trafik cinayetleri gibi önlenebilir nedenlerle çoğalmamak istiyoruz.
Kadın ve çocuklara yönelik şiddet, istismar, taciz ve tecavüzün durdurulmasını istiyoruz.
Özel eğitim kurumlarının kentlerin dışına itilmemelerini istiyoruz.
Bilgiye engelsiz erişmek istiyoruz.
Otizm Eylem planının hayata geçirilmesini istiyoruz.
Bağamsız bir ruh sağlığı yasası ve bakım güvenliği yasasının çıkarılmasını istiyoruz.
İşitme engellilere kolaylık sağlamak üzere kamuda işaret dili tercumanlarının çalıştırılmasını istiyoruz.
Muhtaçlık rejimi yerine,engellilere insanca ve onurlu bir yaşam sağlayacak eşit yurttaşlığı esas alan sosyal bir politika geliştirilmesini istiyoruz.
Engellilerin üretimin içine katılmalarını temel alan çalışma politikalarının oluşturulmasını ve hayata geçirilmesini istiyoruz.
Bu isteklerin karşılanması için, engellilerin yürütecekleri mücadelenin toplumsal bir mücadele olması gerektiği aşikar. Çünkü engellileri toplumdan, yaşadıkları sorunları da toplumun sorunlarından ayrı görmek olanaksızdır. Bu nedenle, Özgürlükçü Demokratik Engelli Forumu olarak, yaşanan çelişki ve sorunların aşılabilmesi için, tüm engellileri eşit, özgür ve demokratik bir yaşam mücadelesine çağırıyoruz.
Özgürlükçü Demokratik Engelli Forumu (ÖDE
T.C.İSTANBULÜNİVERSİTESİSOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜSİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİANABİLİMDALISOSYAL POLİTİKA VE SOSYAL HİZMETLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMIYÜKSEK LİSANS TEZİAVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDEVE TÜRKİYE’DE ENGELLİLERE YÖNELİK BAKIM POLİTİKALARIVE UYGULAMALARI



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum