HAKİYAN ÖZTEKİN

HAKİYAN ÖZTEKİN

KÖŞE BAŞI
[email protected]

YAŞADIK BE KARDEŞİM !

31 Aralık 2021 - 09:30

2021’e veda ederken 2022 yılına da merhaba demek üzereyiz. Şüphesiz 2020 yılında Çin’de ortaya çıkan Covid 19 virüsünün dünyayla birlikte ülkemizi de etkilediğini gördük. Bu etki ekonomik, sosyal, politik, sosyolojik birçok alanda kendini gösterdi. Tabi gelişmiş ülkelere nazaran bizim ülkemizi ekonomik yönden daha çok etkiledi. Kırılgan ekonomik yapımız bu salgına da hazırlıksız yakalandı. Şükür ki ülkemizin insanları bu tür ekonomik krizlere antrenmanlı da yönetimden önce refleks gösterme kabiliyetimiz var.
2021 yılında salgının varyantları ortaya çıkmaya başladı. Bunun yanında dünyadaki gelişmeler, bizdeki siyasi çekişme ve istikrarsızlıklar, ekonomide gerçekleşen yersiz, zamansız ve hatalı değişimler, doğal felaketler işimizi iyice zorlaştırdı. Yönetimin kimi zaman halka rağmen aldığı kararlar, toplumu rahatsız edecek ve gerilmesine neden olacak kararlarındaki ısrarcı tutumu içine girdiğimiz girdabın etkisini artırdı.
Bu süreçte dünyada yaşanan olaylar ne yazık ki ülkemizi de olumsuz etkileye devam etti. ABD Başkanı Biden’in yemin töreni sonrası (-ki ABD’nde 151 yıl sonra ilk defa eski başkan devir teslim törenine katılmadı) uzun süre Cumhurbaşkanımıza randevu vermemesi, 1915 olaylarından Ermeni soykırımı olarak söz etmesi, iki ülke arasında bundan sonraki süreçte yaşanacakların habercisi niteliğindeydi. Akabinde F-35 projesinden çıkarılmamız, üstelik paramızın da geri verilmeyişi ciddi sorunlar olarak önümüze geldi.
Türk Silahlı Kuvetlerimizin yurt dışında yürüttükleri cansiperane mücadeleyi destek ve ibretle yaşadık.
Ülke gündeminde ise; milletvekilleri ve parti genel başkanları hakkında  meclise gönderilen fezlekeleri gördük, HDP milletvekili Gergerlioğlu’nun  vekilliğinin düşürüldüğünü, hapse atıldığını, sonrasında Anayasa Mahkemesi kararıyla serbest bırakıldığını, milletvekilliğinin iade edildiğini yaşadık. Türkiye’nin 2011 yılında onaylamış olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede alınan kararla çekildiğini gördük. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve tacizlerin hız kesmeden sürdüğünü yaşadık.
Ekonomi yönetiminde üst üste yaşanan değişimlerle Merkez Bankası (MB) Başkanı  Naci Ağbal’ın 4 aylık sürede görevden alınıp yerine Şahap Kavcıoğlu’nun atandığını gördük. Yaşanan mali ve iktisadi sıkıntılar karşısında dönemin Hazine ve Maliye Bakanı’nın sessiz kalmasını ama sonuçta dayanamayıp görevden affını istediğini yaşadık. Milli Eğitim sisteminde sürekli gerçekleşen değişiklikler ve oturmayan sınav sistemleri sonucunda Ziya Selçuk’un affını isteyip yerine Mahmut Özer’in bakan olarak atandığını yaşadık.
Yaz döneminde ülkemizin birçok yöresinde yaşanan orman yangınlarını, milyonlarca canlının nasıl yok olup gittiğini gözlerimiz yaşlı izlerken; yangına müdahalelerde yetersizliği, araç eksikliğini, yangın uçağımızın olmadığını, THK elindeki uçakların eski model, bakımsız ve şartlara uymadığı gerekçesiyle kullanılamadığını yaşadık. THK elindeki uçakların tekrar kullanıma alınması için bakım, onarım ve yenileme masraflarını üslenmek üzere muhalif büyükşehir belediye başkanları tarafından başvuruda bulunulduğunu ama henüz cevap alınamadığını yaşadık. Karadeniz bölgesinde meydana gelen sel felaketini, Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinin neredeyse haritadan silinecek hale geldiğini, önlemlerin yetersiz olduğunu, dere yataklarına yapı izni verildiğini, çarpık kentleşmenin sürdüğünü, Marmara denizinin nasıl kirlendiğini, sanayileşmenin oluşturduğu tehlikelerin denetlenmediğini, gözlerimizin içine bakarak nasıl yalan söylendiğini yaşadık.
Suç örgütü lideri olarak anılan Sedat Peker’in ülke olaylarına ait ifşa videolarını milletçe soluksuz izledik ve dinledik. Sosyal medya paylaşımlarının müdavimi olduk. Eskiden yayınlanan Brezilya dizileri gibi acaba bu hafta ne olacak diye merakla bekler olduk. Ortaya çıkan ciddi suçlamaları, bu suçlamaların muhatabı olanların sanki  bunlar yaşanmamış gibi davrandıklarını yaşadık. Bakanlar, milletvekilleri ve devlet görevlileri hakkında ortaya dökülen iddiaları, bakanın ağzından bir mafya lideri tarafından bir milletvekiline para ödendiği açıklamasını yaşadık.
Kripto para serüveninde Thodex vurguncusu Faruk Fatih Özer’in yüzmilyonlarca dolarla nasıl kayıplara karıştığını ve yetkililerin arkasından nasıl el salladığını yaşadık.
Kolombiya’da yakalanan 4 ton 900 kg kokainin açıklandığını, ülkemizde hangi limana getirileceğini açıkça ifşa ettiğini, pudra şekerlerinin nasıl burundan çekildiğini  ama sonrasında hiçbir işlem yapılmadığını yaşadık.
Ülkemizden belediyeler aracılığıyla vakıf ve dernek kisvesi altında yurt dışına kaçırılan insanların nasıl geri dönmediğini yaşadık. Polise hakaret eden vekil hakkında hiçbir işlem yapılmadığını, ülkemizde yapılan işin yapanın yanına kar kaldığını hep birlikte yaşadık.
Ülkemize gelen göçmenlerin sosyolojik ve ekonomik yapımızı nasıl etkilediğini, ileride nasıl sorunlara yol açabileceklerini kaygıyla izleyerek yaşadık.
Ülkenin önde gelen işinsanına Ziraat Bankası’ndan verilen kredinin nasıl ödenmeyip zarara yol açtığını; bunun yanında Tarım Kredi Kooperatifi’ne borcu olan çiftçilerimizin gecikme faizleri karşısından nasıl haczedilip inletildiğini yaşadık.Kendi bakanlığını çarpan bakanların nasıl görev yaptığını üzülerek yaşadık.
Ülkemizde 63 milyon civarı çalışabilecek insan varken,  çalışan insan nüfusumuzun 29 milyon olduğunu, ülke ekonomisi büyürken işsizliğin nasıl arttığını, insanlarımızın nasıl fakirleştiğini, ülkemizin her köşesinde doğalgaz rezervi  bulunurken elektrik ve doğalgaza nasıl zam geldiğini yaşadık.

2021 başında 7,43 Tl olan doların 2021 sonuna doğru 45 günde nasıl 18 TL bandına çıktığını sonrasında bir gün içinde nasıl 11,50’ler seviyesine indiğini; ekmeğin 2,5 TL, kıymanın kg fiyatının 90 TL, peynirin 90 TL, 1 lt sütün 15 TL, lokantada sıradan bir öğün çorba, kuru, pilav fiyatının 50 TL olduğunu, yıl içinde emekli maaşlarının eriyip yok olduğunu, insanımızın ucuz belediye ekmeği için kuyruklara girdiğini, pandemi yasaklarında vatandaşa ceza kesilirken bazı vakıf mensubu olduğu ileri sürülen kişilerin boğaz turlarında olduğunu yaşadık.

Murathan Mungan’ın sözünde olduğu gibi; Türkiye’de her şey olunacağını bir tek rezil olunamayacağını, ülkemizde en büyük rezaletin raf ömrünün 30 gün olduğunu yaşadık.

Hepsi bir yana çok şükür sonunda asgari ücretin net  4.253 TL olduğunu yaşadık
.
Ne dersiniz; Tolstoy’un dediği gibi ‘’kimbilir belki de sürdürdüğün yaşam sürdürmen gereken yaşam değildir’’ sözünü özümseyecek kadar olay yaşadık.

Bütün bunları gördük de akıllandık mı ? Onu da 2022 yılında yaşayacağız
.
Yeni yılın hepimize sağlık, huzur, keyif ve dirayetli bir akla erişecek günler getirmesini diliyorum, mutlu yıllar…




 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum