Köyümde şenlik var, köyümde düğün. Memlekette dolar aynı gün içinde 18 TL’yi test edip ardından hızlı bir düşüşle 13 TL bandına kadar indi. Satırlarımı yazdığım sıralarda 11,60 civarında. Hayırlı uğurlu olsun, ülke bizim ülkemiz, TL bizim paramız, elbette paramızın değer kazanmasından mutluyuz ama halaya durmak için henüz erken değil mi? Elbette aranızda yazdıklarım için ‘’yahu bu adam ne diyor, nasıl böyle söylüyor, dost mudur, düşman mı? Dolar kuru düşmüş TL değer kazanmış yazdıklarına bak !’’ diyenler olabilir. Elbette bu yersiz ve anlamsız gidişatın son bulmuş olmasından mutlu ve keyifliyim. Peki neden böylesi düşünceleri kelimelerime yansıtıyorum dersiniz? Ben şu görüş ya da bu parti adına hareket etmiyorum, vatandaşı olmaktan onur duyduğum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sade bir vatandaşı olarak düşünüyor ve cevap arıyorum. Kafamda deli ve dolu dolu sorular !!!
*****
Ülkede yeni ekonomi modeli benimsendi Çin modeli kalkınma uyguluyoruz diye yola çıkıldı, Merkez Bankası (MB) aldığı kararlarla politika faizini sürekli halde düşürerek % 14 seviyesine kadar indirdi. 1 Eylül 2021 tarihinde 8,30 TL olan dolar kuru 21 Aralık 2021 tarihinde 18 TL seviyesini gördü, akşamına baktık ki 1 $ = 12,90 TL.Bu nasıl bir çıkış ve düşüştür. Sadece dolar değil, Euro, Bulgar Levası gibi birçok para biriminde aynı seyir söz konusu.
Şöyle bir düşünüyorum, gazete ve internet sitelerinde geçmiş birkaç günlük yazılar geliyor aklıma, Bulgaristan vatandaşları alışveriş yapmak için Edirne’ye akın ediyor. E tabi aklıma düşüyor benim de yine bir soru; 21 Aralık 2021 günü öğlen vakti Edirne’ye gelen Bulgaristan vatandaşı Edirne’yi gezmeye başlıyor, öğleden sonra cebinden 1.000 dolar çıkarıp bozduruyor ve alıyor yaklaşık 18.000 Tl’yi. Gün içinde geziyor, alışveriş yapıyor, yiyor içiyor bakıyor ki 5.000 TL harcamış. Eh yeter bu kadar deyip akşam cebinde kalan 13.000 TL’yi verip dolar alıyor, ah o da ne cebinde yine 1.000 dolar var. E tabi sevinç içinde tutuyor ülkesinin yolunu. Tabi biz de şaşkınız bu duruma ve soruyoruz, Bulgar dostumuzun yaptığı 5.000 TL’lik harcamayı kim ödedi? Bu para kimin cebinden çıktı ? Aynı gün kaç Bulgaristan vatandaşı bu şartlarda alışveriş yaptı? Ve tabi soruyorum kendime yurdum insanı bir günde 5.000 TL harcama yapacak lükse sahip mi? Hani olur ya yaptı bir çılgınlık 5.000 TL harcadı evin yolunu bulabilir mi ? diye düşünmeden geçemiyorum.
*****
Tabi durur mu sorular, bir defa kurt girdi aklımıza !
- MB politika faizini % 14’e düşürdü. Bankalar paraya ihtiyaç duyduklarında MB’dan bu faiz oranı üzerinden borç alıyorlar. Daha sonra devletin yapacağı ödemeler için hazineye para gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan onay almış bulunan piyasa yapıcı bankalar hazinenin açmış olduğu ihaleye giriyor ve devlete % 22 faizle para satıyorlar. Ne güzel kazanç değil mi ? Devletin bir kurumundan al diğerine ver %8 karı kasaya koy. E tabi yine soruyorum kendime aradaki % 8’i kim ödeyecek, kimin cebinden çıkacak bu para ?
- Dolar ne oldu da 3 aydan kısa bir sürede 8,30 TL’den 18 TL bandına kadar tırmandı ve bir gün içinde 13 TL seviyelerine düştü ? MB bile dolara direkt müdahale ederken 500-800 milyon $ civarı satışta bulunurken, 21 Aralık günü ve akşamı (İş Bankası Genel Müdürü’nün açıklamalarına göre) 1,74 milyar $ satış yapılıyor. O gün kim(ler) dolar sattı, ne kadar nemalandı ? Ve tabii ki şunu da soruyorum kazandıkları bu miktar kimin cebinden çıktı ?
- Gazete ve sosyal medyada sürekli ekonomik gündeme dair söylemleri olan, ülkenin ekonomik politikalar kurulu üyesi olduğu belirtilen bir ekonomi üstadı, sürekli ‘’dolar paraşütsüz düşecek’’, ‘’dolar yere çakılacak’’ yorumları yapıyordu. Tabi bizim de aklımıza takılıyor şimdi, önceden nasıl biliyordu böyle bir durum olacağını ve bilen başkaları da var mıydı, bu belirlenmiş bir süreç ve plan mıydı? Durum bu ise ülkemizin bu süreçten kazancı ne oldu ve nasıl sonuçlar ortaya koyacak ?
- Yeni uygulama hakkında yapılan açıklamalarda dolara endeksli mevduat, dolara endeksli devlet garantili yeni yatırım araçlarından söz ediliyor. Parasını dolara endeksli mevduata yatıranlar vade sonunda faizlerini alacaklar, eğer dolardaki kur artışı faizin üstünde olursa aradaki fark MB tarafından karşılanacak. Ülkemizdeki bankalarda yaklaşık 480 milyar TL vadesiz, 1,4 trilyon TL vadeli mevduat olmak üzere toplamda 1,9 milyar TL civarı birikim olduğu belirtiliyor. Bu mevduat sahiplerinin % 25’i yeni sisteme güvenip paralarını dolara endeksli mevduat sistemine yönlendirdiğinde 475 milyar TL’lik anapara tasarrufu oluşur. Yıllık dolar artışının ise faizden % 10 fazla olduğunu düşünürsek bu mevduat sahiplerine ödenmesi gereken 47,5 milyar TL’lik bir miktar ortaya çıkacak. Sisteme yatırılan anapara arttıkça ya da dolardaki artış makası açıldıkça bu miktar da yükselecektir. (Tabii ki dileğimiz böyle bir durumun oluşmaması ve dolar/faiz rekabetinin faiz yönünde olumlu yönde ilerlemesidir) Peki dolar yönünde böylesi bir artış durumu oluştuğunda MB bu ödemeler için kaynağı nereden bulacaktır, buna hazırlıklı mıdır yoksa para mı basarak karşılayacaktır? Bu durum mali sistem üzerine ne kadar yük getirecektir ve para basımı sonucu oluşacak enflasyonist ortama dair bir ön hazırlık, program mevcut mudur ?
- Ayrıca yastık altındaki altınlara ilişkin de yeni yatırım araçları üzerinde çalışıldığı belirtiliyor. Ülkemizde yastık altında yaklaşık 280 milyar dolar değere sahip altın bulunduğu ifade edilmekte ve bu altınları finansal sisteme kazandırmak üzere çalışmalar yapılmakta olduğu söyleniyor. Peki bunun için yapılacak düzenlemelerin ülkemizin mali sistemi ve yurdum insanının birikimleri üzerindeki getiri ve götürüsü hakkında bir çalışma, plan, program mevcut mudur ? Olası bir sistem aksaklığı durumunda vatandaşın birikim ve ülkemizin mali/finansal sorunları için nasıl çözüm hazırlıkları mevcut olacaktır ?
- Yapılan açıklamada kamu bankalarının toplam kredilerinin belli bir oranı şeffaf şekilde her yıl ilan edilecek sektörlere kullandırılması sağlanacaktır. Bu sektörler hangileri olacaktır, belli bir planlama ve sıralama yapılmış mıdır ? Tarım, teknoloji ve ağır sanayi bu sıralamada ön sırada yer alacak mıdır? Yoksa bu sektörler tüp, yakıt, inşaat, medya öncelikli mi sıralanacaktır ? Ve bu krediler karşılığında teminat alınacak mıdır ? Alınacak teminatlar kredi riskini karşılayacak mıdır ? Şeffaflık vurgusuna bu konular dahil midir ?
- Elbette şunu da sormak istiyorum; dolar kurundaki bu düşüş vatandaşı ilgilendiren market raf fiyatlarına, et, süt ve süt ürünleri, yağ, ekmek ve bütün hızlı tüketim ürünlerinin fiyatlarına yansıyacak mıdır, ne oranda ve ne sürede yansıyacaktır ? Neticede vatandaşın mutfağındaki yangın nasıl ve ne sürede söndürülecektir ?
- Başlangıç noktasında Çin modeli diyerek; MB faiz indirimleri--} Dolar kur artışı--} Banka kredi fazilerinin stabil kalması--} Akaryakıt zamları--} Market raflarındaki fiyat artışları; olarak ilerleyen süreç yeni bir açıklamayla dolara endeksli finansal sisteme geçilerek yeni bir noktaya gelmiştir. Yeni modelde faiz % 14 iken dolar kuru varsayalım % 24 artarsa aradaki % 10 fark faiz sayılmayacak mıdır ? Ve benim anladığım şudur; artık ülkemiz mali/finansal sisteminin dolara endeksli bir TL’si olmuştur.
- İşin aslı açıklanan yeni sistemin başarısı vatandaşlarımızın yönetime ve yeni sisteme güvenip yeni uygulamayı satın alıp almayacaklarına bağlıdır. Güven sağlanır ve uygulanan sistem satın alınırsa başarı şansını yakalama olasılığı ortaya çıkacaktır.(Elbette dileğimiz bu yöndedir) Aslında çözümün altında yatan ana unsur da bellidir. Son sürat devam eden lüks, şatafat, aşırı harcama, savurganlık sistemine bir an önce önlemler dahilinde son verilmelidir. Harcamalar azaltılıp geliri artırmadıkça kurtuluş söz konusu değildir, diyor ve cümlelerimi noktalıyorum,
FACEBOOK YORUMLAR